10 Mayıs 2010 Pazartesi

tezat

Bugün öğlen Pelin’le buluştuk. Çay, kahve ve nereden nereye konulu ikili görüşmeler çerçevesinde tadı dimağımda kalan güzel bir sohbet.

Diğer şehir meydanınından hallice kalabalık ve kabak gibi ortada olan yerde yazamamıştım. Burası nispeten ferah, havadar, sessiz, parazitsiz. O bakımdan başlıyorum:

Çok çalıştım memuriyete girdiğimden bu yana. Hem işleri yapmak için hem de uyum sağlamak için, yapıyı anlamak için. Memuriyet istemiştim çünkü özel sektörün dişlilerine kıyasla daha naifti, eski Türk filmlerinin sevecenliğini taşırdı mesela benim için.

Yükselme hırsı olmadan da ayakta kalınabilir bir sistem diye düşündüm. Düşünmüştüm. Değilmiş. Biraz rahat bozdum, çok çalışarak istemeden koz verdim kimilerine. Meğer sinsiymiş insanoğlu. Olmadık bir dil sürçmesini beklermiş, bire bin katıp büyütür, çok su alan bu hamurdan yanık bir yemek yapma derdine düşermiş. Hiçbir iyi niyet, kadir kıymet vs. dikkate alınmazmış da bir kalemde silinip karalamak daha kolaymış insanları. Birden bire birincilik tacını takmak için oynayan bir sinema sanatçısına dönüşen ben oldum türlü çarpıtmalarla.

Olmadık dedikodu türevi laflar üretildi. Zaten ruhsal ve zihinsel olarak içime sindiremediğim pek çok kademesi olan bu sistemden çıkmak istedim ben de. Gideceğim dedim. İstifa ediyorum dedim.

Sonra güzel seçenekler sundular önüme. Ben teşekkür ettikçe yükseldi çıta. Ve 2 gün içinde ne olduğunu anlamadan hayır diyemeyeceğim bir öneri sunuldu bana. Allahtan ast-üst çarklarında da her bir kademesi ayrı ve güzel anlayışlara sahip, sistem içerisinde alternatif bir vaha tarzında bir yere geçer misin dediler. Hayır desem artık şımarıyor olacaktım. Kaprisli olacaktım. Tabi dedim doğal olarak. En azından asalet alana kadar devam et dediler.

Bir süredir AB ile ilgili bir yerdeyim. Bu arada bir görev için de yurtdışına gidip geldim bir hafta süreyle. AİHM’den Avrupa Komisyonu’na kadar bir mütercim tercüman olarak girebileceğim en güzel yerlerden bazılarına girip çıkabilme, duruşma seyredebilme, diğer tercümanlarla tanışabilme şansım oldu. Laf değilmiş yani yeni perspektifler kazanmak.

Kendime yeni bir rota çiziyorum şimdi.

Fransızca öğreneceğim mesela.

Bir de yüksek lisans isteğim var. Henüz program araştırması yapıyorum.

Ailecek içimiz daha rahat artık. İş yoluna girince ev de aşamalı olarak yoluna giriyor.

Yalnızlığımın keyfini doya doya sürdüğüm bir yerdeyim şimdi.

Bana kötülük yaparak iyiliğime katkıda bulunanlar derken olayın geçmişi buydu.

Gerçekten yeniden doğmuş gibi hissediyorum kendimi.

Ve de gerçekten yolun güzel bir yarısı 35 yaş….

İkinci yarıda daha güzel oynama şansım olacak ilk yarının faullerini ve tezahüratlarını dikkate alırsam (doğumgünüm falan değil, ortalama aldım 35’i)

0 yorum :